• YARIM ALTIN
    7.914,00
    % 0,32
  • AMERIKAN DOLARI
    32,3588
    % -0,07
  • € EURO
    34,8776
    % 0,14
  • £ POUND
    40,6535
    % 0,07
  • ¥ YUAN
    4,4700
    % -0,09
  • РУБ RUBLE
    0,3534
    % 1,13
  • BITCOIN/TL
    2000125,733
    % 4,05
  • BIST 100
    10.276,88
    % 0,67

Herkes Kendi Yolunda: Dünya Merkez Bankalarının Politikaları Farklılaştı

Herkes Kendi Yolunda: Dünya Merkez Bankalarının Politikaları Farklılaştı

Dünyanın en büyük merkez bankaları geçtiğimiz hafta para politikası konusunda çok farklı yaklaşımlar sergiledi. Şahin duruşlardan faiz artırımlarına ve güvercin tonlara kadar birçok farklı yaklaşım benimsendi.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) perşembe günü faizleri artırarak ve enflasyon görünümünün kötüleştiğini açıklayarak piyasaları şaşırttı ve yatırımcıların euro bölgesinde daha fazla faiz artışı beklemesine neden oldu.

Ardından Federal Rezerv (Fed) toplantısında merkez bankası faiz artışlarını durdurma kararı aldı. Bunun hemen öncesinde Çin Merkez Bankası, ekonomiyi canlandırmak için anahtar orta vadeli kredi faizlerini düşürdü. Enflasyon hedefinin üzerinde olan Japonya’da ise merkez bankası aşırı gevşek politikasını değiştirmeme kararı aldı.

ING Almanya‘da küresel makro sorumlusu olan Carsten Brzeski, “Bu farklı yaklaşımların bir araya gelmesi, sadece para politikası konusunda yeni bir ayrışmanın olduğunu değil, aynı zamanda küresel ekonominin artık senkronize olmadığını, farklı döngülerin bir koleksiyonu olduğunu gösteriyor.” dedi.

Avrupa’da, euro kullanan ülkelerde enflasyon düşmüş olsa da ECB‘nin hedefinin oldukça üzerinde kalmakta. Birleşik Krallık‘ta da durum aynı ve çok güçlü işgücü verilerinin ardından İngiltere Merkez Bankası‘nın Perşembe günü faiz artışı yapması beklenmekte.

ECB‘den önce faiz artırım sürecine başlayan Fed, Haziran ayında ara verme kararı aldı; ancak bu yılın ilerleyen dönemlerinde birkaç faiz artışı daha olacağını belirtti, yani faiz artırım süreci henüz tamamlanmadı.

Asya’da ise durum farklı. Çin‘in ekonomik toparlanması duraklama yaşamakta ve hem iç talep hem de dış talep düşüşleri, politika yapıcıların faaliyeti canlandırmak için destek önlemlerini artırmasına neden oldu.

Uzun yıllar boyunca deflasyonla mücadele eden Japonya‘da merkez bankası, enflasyonun bu yılın ilerleyen dönemlerinde düşmesini beklediğini ve politikalarını henüz normalleştirmemeyi tercih ettiğini açıkladı.

UniCredit grup baş ekonomi danışmanı Erik Nielsen, her bir merkez bankasının kendi ekonomisini çözmeye çalıştığını, bu yapılırken dışarıdan gelen finansal koşullardaki değişikliklerin de dikkate alındığını belirtti.

Piyasa etkisi

Euro, Japon yenine karşı 15 yılın en yüksek seviyesine yükseldi. Reuters‘e göre, euro, farklılaşan para politikası kararlarına dayanarak Cuma günü yükseldi. Euro ayrıca, ECB‘nin geçen Perşembe günkü sıkı tonunu sindiren yatırımcılar tarafından 1.09 dolarlık eşiğin üzerine çıktı.

Tahvil piyasalarında ise Alman 2 yıllık tahvilin getirisi, ECB‘nin kısa vadede yaklaşımını sürdüreceği beklentileriyle Cuma günü yeni bir 3 aylık yüksek seviyeye ulaştı.

PIMCO‘nun portföy yöneticisi Konstantin Veit, Cuma günü CNBC‘nin Street Signs Europe programına yaptığı açıklamada, “Bu farklılaşmanın görünmesi mantıklı. Geçmişte, hemen hemen tüm büyük merkez bankaları için kapatılacak birçok alan olduğu açıktı, ancak şimdi, bölgelerin döngüde farklı aşamalarda olmaları nedeniyle daha incelikli kararlar alınacak. Bu gerçekten yatırımcılar için fırsatlar yaratacaktır.” dedi.

ECB Başkanı Christine Lagarde, bir basın toplantısında ekibinin faizleri artırma kararını Federal Reserve‘in durma kararıyla karşılaştırması istendiğinde, “Durma gibi bir düşüncemiz yok. Tamamlandık mı? Yolculuğu bitirdik mi? Hayır, hedefe ulaşmadık.” diyerek en azından Temmuz ayında başka bir faiz artışı daha olabileceğine işaret etti.

Bazı ekonomistler için, ECB‘nin, Fed‘in durumuna benzer bir konuma gelmesi sadece zaman meselesi. Carsten Brzeski konuyu şöyle yorumladı: “Fed, birkaç çeyrek boyunca ABD ekonomisine öncülük ederken ECB‘ye de öncülük ediyor. Bu, en geç Eylül toplantısından sonra ECB‘nin de durup durmama konusunda tartışmalar ile karşılaşacağı anlamına geliyor.